Merhaba, bu yazı kitap özeti değildir. Kitap hakkında
eleştiri de değildir. Yazan kişi eleştirmen olmadığı gibi normal, kitaba dair
görüşlerini belirtmek isteyen ‘'sıradan’’ biridir.
Kitabın renk seçimi ve adı oldukça cesur. Kitap nereye konsa
dikkat çekmekte. Bu sarıyı çok aramışlar mı diye düşünüyor insan. Tasarımı hoş,
güzel ancak çabuk kirlenen bir yapısı var. Saklamak isteyenler şeffaf bir kap
kullanırsa kitap kütüphanede daha uzun süre temiz kalacaktır. En beğendiğim
kısımsa kitabın kabından koparabileceğiniz bir ayraç var. Sürpriz yumurtadan
oyuncak çıkmış gibi hissettim bir an.
İçerik
Dağılımı
İçerik dağılımına baktığımızda kitap 3 ana başlık altında
toplanmış. Bunlar; bize dair, bilime ve inanca dair ve kaosa dair. Kopya
verecek olursak kitabın ilerleyişi ile kitap adını bağdaştıracağınız içerik
sayısı doğru orantılı biçimde ilerliyor.
İlk bölüme girerken parmak basılan noktalar ilginç geliyor.
Sonra Sinan Hoca’nın tarzına alışıyorsunuz ve böyle gideceğini düşünüyorsunuz.
İkinci bölüme geçerken beklediğim bir konu olmasına rağmen, kitabın bölüm bölüm
ayrılmasına ve önsözde ‘’…yazılmış mektuplardır’’ şeklinde açıkça
belirtilmesine rağmen bir garip oldum. İlk bölümün akıcılığına kendimi
kaptırmış olmalıyım ki konu akışının değişmesi beni rahatsız etti. Bir anda
konudan konuya atlanmış gibi oldum. Oysa konuya yumuşakça giriş yapıldığının da
farkındaydım. Neyse, 2. bölüm başlı başına bir kitap dahi olabilirdi ancak
Sinan Hoca’nın istediği gibi kitap okuyana bilgi yüklemiyor, okuyanı harekete
geçirecek tohumları suluyor. Son kısmınsa daha özel ve özgün olduğunu
düşünüyorum. Kitapta herkesin ilgisini kolayca çeken onca konudan sonra kaotik
kelimesine alışık değilseniz bir süre anlatılanı anlamaya çabalıyorsunuz. Size
söz veriyorum; beyninizde oluşan parıltılar, odanızı aydınlatacak.
İçerik
Sinan Hoca’yı internetten video ve yazılardan tanıdım. Bir
ihtimal televizyonda da görmüş olabilirim. Kanalında dolaşırken kitap hakkında
yaptığı bir canlı yayının videosuna denk geldim. Videoyu izlerken içimden kim
bilir kaç aylık konuşmadır diye geçiriyordum. Derken gözüm tarihe takıldı.
Video sadece bir gün önce yüklenmişti. O an canlı bir damar bulduğumu
anlamıştım.
Kitabın türü popüler bilim ancak içimden hiç böyle söylemek
gelmiyor. Kitap A dan Z ye bir Sinan Canan kitabı olmuş. Kitabı bir kategoriye
sığdırmak uğruna bazı metinleri kilim altına süpürmeyin. Soran olursa bir Sinan
Canan kitabı deyin.
Ben önsözü okudum fakat Türkiye’de önsöz okuma alışkanlığı
olmadığı için birkaç alıntı yapmak istiyorum.
‘’Tecrübelerime dayanarak bir küçük
uyarı yapmama izin verin: Eğer bir şeyleri tam olarak bildiğini
düşünenlerdenseniz, burada yazılanlar size göre değildir.’’
‘’Hayata dair yol gösterici ve farklı düşünceleri
aktarırken, özellikle genç okurların kışkırtıcı bir metinle karşılaşmalarını
sağlamaya gayret ettim.’’
Kitabı okuduğumuz sürece Sinan Hoca’nın sinirbilimsel bakış
açısını taşıyan gözlük bize eşlik ediyor. Kitap lisan ve lisanın kullanımıyla
ilgili konuları açığa vurarak başlıyor. Örneklerin tıp dünyasından seçilmiş
olması, hedef kitlenin tıp öğrencileri olduğu hissini uyandırsa da kitap her
zaman lisan taşıyan herkese hitap ediyor. Umarım bu kitap yurt dışında da ilgi
görür.
Sonra pek çok kişinin ilgiyle okuyacağı zihin kontrolü,
yabancı dilde eğitim ve aşk’ın sinirbilimsel bir incelemesi geliyor. Elbette
içeriğinden bahsederek kitabı katletmeyeceğim. Bu konular arasında tecrübeler
ve düşüncelerden oluşan metinlerin var. Her biri geniş geniş işlenebilecek
konular. Lütfen kitabı roman gibi okumayın. Kitap yazılırken uzun uzun
düşünülmüş meselelerin sanki sınırlı miktarda mürekkep varmışçasına seçilmiş
özel cümlelerle anlatılmaya çalışılması ve empoze etmeden aktarma çabasıyla
bezenmiş kelimeler sizi pek çok konuda düşünmeye sevk ediyor ve etmeli. Sessiz,
kafanızı dinleyebileceğiniz bir ortama çekilin ve insanın en muhteşem
fonksiyonu olan düşünmeyi gerçekleştirin. Buradaki cümleler kapıdır. Odayı
görmek için içine kendiniz bakmalısınız. 1. Bölümü geçmeden önce bir konudan
yakınacağım. Dünyaya beynimizin bir modellemesinden bakmamız konusu gerçekten
güzel bir konu ancak her popüler bilim kitabında bu konuya değinilmesinden
hoşnut değilim. Bilhassa beyinle ilgili olduğu için bu kitapta geçmesi gayet
normal fakat yakınmadan edemeyeceğim.
2. bölümde vurgular ve değinilen kilit noktalar tam yerinde.
Kitap yazmanın kazandırdığı geniş zamanda anlatım; konuya dengeli girme ve
belli bir aşamaya kadar okuyucuyu kendi düşüncelerine bırakma özelliği
kazandırmış. İnternette bu konuda fazlasıyla materyal var ama büyük bir kitle
bu konularda henüz düşünmedi. Bu yüzden bu kitabın en faydalı olacağı kişiler
yazarı tanımayanlar olacaktır. İki başlığa vurgu yapacağım. Evrim hakkında sık
sorulan sorular kısmını okurken kafamda sinirli bir ses tonu belirdi. Lütfen
siz böyle yapmayın. Sinan Hoca en sert soruları seçmiş. Hal böyle olunca
cevaplar cevap değil de birer çıkışma gibi algılanabiliyor. Eminim ki Sinan
Hoca bu soruları sakin bir biçimde ve sabırla cevaplamaya devam edecektir. 2. başlık Bilimle uğraşmak isteyen gençlere tavsiyeler. Bu bölümü iki defa okuyun
ve uzunca bir süre sonra tekrar okuyun. O derece önemli yani.
Son bölümde iyiden iyiye bilimsel ve sıradışı bir konu sizi
bekliyor. Kitabın bu bölümünü çok özel buluyorum. Sinan Hoca bu konulara karşı
duyduğu özel ilgisiyle bu güne kadar epey bir birikim elde etmiş. İlk başlarda
ben bunu ne yapayım gibisinden yaklaşıyordum. Sonra cevaplarımı teker teker
aldım. Konuya gözleri yeni açılan bir kedi edasıyla girilmiş. Nedir ne değildir
güzelce açıklanmış. Kitabı okursanız günlük yaşantımızda oldukça genel olan
şeyler hakkında ‘’bütünleyici’’ bir bakış açısı kazanacaksınız. Bu size her
tıklamada şaşıracağınız farklı resimler gösteren bir siteden daha çok şey
katacaktır. Sonlara doğru kenar etkisinin ve zuhurun ne olduğunu
anlayacaksınız. Belki de tecessüs kelimesi bir daha aklınızdan çıkmayacak
şekilde oraya kazınacak. Kitabı bitirdiğinizde kendinizi rahatlamış
hissediyorsunuz. Çünkü düşünmesi zaman alan ve denk gelmeden kafanızda
toparlayamayacağınız cinsten pek çok konu bir arada. Eğer bir konu üzerine
yazarak düşünmeye çalışırsanız, böylesine süzülmüş bir eserin ne kadar zor
olduğunu anlarsınız.
Sinan
Canan’a
Kime Sinan Canan’ı tanıyor musun diye sorsam ‘’Hayır
tanımıyorum. Kim o kadın?’’ diye cevap veriyor. Canan adının kültürümüzde daha
baskın bir etkisinden midir nedir her zaman Sinan adını vurgulamak zorunda
kalıyorum. Böylede ilginç bir isminiz var.
Kitap yazmanızdan çok hoşnudum. Belli başlı konularda kafa
yoranlar için çok güzel bir kaynak oluşturmuş dahası kitapta yabancılaşmadan,
olduğunuz gibi kişiliğinizi de korumuşsunuz. Konu seçimleri, kısa ve öz olarak
bilgi kalıplarını değil düşüncelerinizi yazma çabanız, otoriter
etkileyicilikten kaçınan şöyle desek yanılmayız tarzında sözleriniz, her
konunun anlatımı dışında ne ifade ettiği ya da neden önemli olduğu konusunda ve
bunun gibi eleştirel bir düşünmüşlüğü yansıtan sözlere yer vermeniz bu kitabı
tam bir ‘’Sinan Canan’’ kitabı yapmış. Hocam, bu kitap olmuş.
Kitabı okumadan önce sizin atılgan olmayan, bir şeyleri
değiştirmek için ‘’görünür’’ bir çaba vermeyişinizi garipsemiştim. Eğer birisi
bir konu üzerinde düşünüyorsa o kişiye kaynaklık edebiliyordunuz. Fakat birisi
sizden etkilenip sizin gibi düşünmeye başlamıyordu. Düşünceleriniz, herhangi
birinde olsa verdiği motivasyonun izleri ‘’düzeltmek’’ için el attığı
yerlerdeki değişimden okunurdu. Şimdi ise daha fazla Sinan Canan yerine daha
fazla düşünen insan olmalı diyorum. Bu konudaki ince çizgi kitapta güzelce
korunmuş.
Bir konunun üzerinden okuyucuyu sıkmadan geçmek istediğinizi
düşünüyorum. Yazmak uzun sürdüğü için uzattığınızı düşündüğünüz anlar olmuştur.
Sıkça kitap okuyan biri bu kitabı 1-2 günde bitirecektir. Sanırım biraz daha
uzatsaydınız bir sorun teşkil etmeyecekti. (mesela zihin kontrolü konusu)
Kitaptaki diliniz tam anlamıyla bizden. Popüler bilim
çerçevesindeki konuların bizden biri tarafından anlatımı bende bağımlılık
yaptı. İnsan bu sıcaklığa ne kadar da aç olduğunu keşfediyor. Kitaba
dokunduğumda oksitosin seviyem yükseliyor adeta.
Gençlere tavsiyeler konusunda biraz daha etkin olmanızı
isterim. Daha fazla zihin açıcı materyal dolaşmalı internette. Özellikle youtube
ta paylaşacağınız videolarda kitabınızda yaptığınız gibi düşüncelerin farkına
nasıl vardığınızı anlatmalısınız. (örn: s96) Umarım böylece insanların gözleri
daha fazla açılır ve tecessüs edenlerin sayısı artar.
Kitabınızdan bir yazım hatası, sayfa 73
Kitabı
Satın Almak İçin
Kitabı aşağıdaki adresten aldım. Güvenilebilir bir adrestir.
Özlü Sözler
Son olarak Kitaptan beğendiğim birkaç alıntı yapacağım.
Sinan Canan severler olarak ihtiyacınız olabilir.
‘’Bilimsel bilgideki boşluklarda Allah’ı arayanlar,
bilgileri arttıkça inançlarından olurlar.’’
Sinan Canan
Sırf yadsınamaz bilimsel bulgularla kendi evindeki
geleneksel inanç sistemi arasında çelişkiye düştüğü ve ardından bu çelişki
üzerinde ciddi olarak düşünmeyi seçtiği için binlerce bilim öğrencisinin,
özellikle de biyolog adaylarının –neticede- ‘’inançsızlığı’’ seçmek zorunda
kalmasının ‘’asıl’’ nedeni, savundukları ezberlerin kökeni ve aslı astarı
üzerinde düşünme alışkanlığı geliştirme ihtiyacı hissetmeyen Müslümanlardır
Sinan Canan
Kaybettiğimiz bilgelik muhtemelen dışarıda bir yerlerde bizi
bekliyor, belki de ‘’içeride bir yerlerde’’…
Sinan
Canan
Tek ihtiyacımız, alışkanlıkların cenderesinden kurtulmuş
zihinlerle, ‘’neye layık olduğumuzu tekrar hatırlamak’’.
Sinan
Canan
Tek bir insan olarak, ne kadar derin düşünürseniz düşünün,
ne kadar araştırırsanız araştırın, zihninizde yakalayabileceğiniz zenginliğin
ve çeşitliliğin bir sınırı olacaktır.
Sinan Canan
Teşekkürler anlatımınız için.
YanıtlaSil