Limitin
kullanım alanı
O tarihlerde dairenin alanı hesaplanamıyordu. Çünkü alan
birbirine dik olan uzunlukların çarpılmasıyla bulunuyor ancak daire bir eğriden
oluşuyordu. Zamanın zeki insanlarının bu probleme bir cevabı vardı. Dairenin içine
sığdırabildikleri kadar üçgen sığdıracaklar ve üçgenlerin alanlarını
toplayacaklardı. Her türlü üçgenin alanı trigonometri ile kolayca
hesaplanabiliyordu. Üçgenler uçları dairenin merkezinde birleşecek ve diğer iki
köşesi dairenin çevresine değecek şekilde çizildi. Her şey güzeldi ama dairenin
alanı yaklaşık olarak bulunmuştu. Çünkü üçgen tabanları ile daire çevresinde
her zaman küçük boşluklar kalıyordu. Çözüm üçgen sayısını arttırmakta
yatıyordu. Çünkü ne kadar çok üçgen olursa o kadar gerçek alana yaklaşılıyordu.
Gerçek alanı bulmak için sonsuz üçgen kullanmanız gerek, bunu elde yapamasak ta
matematikle mümkün.
Üçgen sayısı her arttırıldığında hesaplanan alan artar. Fark edilmesi gereken üçgen sayısı arttıkça hesaplanan alan artmasına rağmen sonsuza gitmez, dairenin gerçek alanına yaklaşır. Dairenin gerçek alanı, üçgen alanlarının toplamı için bir limittir. Üçgen sayısı sonsuz tane olsa dahi hesaplanan alan, dairenin gerçek alanından daha büyük çıkamaz. Üçgen sayısı sonsuza yaklaştıkça dairenin alanı daha doğru ölçülür. Bu yaklaşma işlemine -hesaplanan alanın gerçek alana yaklaşması- limit denir. Limit alındığında bulunan
sonuca da işlemin limiti denir Daire alanı gibi bazı problemlerde bize bu limit lazımdır. Bu hesap neredeyse Newton'dan beri bilim ve mühendisliğin temelidir. Sonsuz üçgenlerin alanlarının toplamı en fazla
dairenin alanı olacaktır. Dolayısıyla dairenin alanı sonsuz üçgen işlemi için
limit yani bir sınır oldu. Limit, asla varılamayacak bir değer ama aradaki
farkı anlayamayacağımız kadar yaklaştığımız bir değer.
Bir değer ararken eğer değeri doğrudan hesaplayamıyorsak
limit işlemine başvururuz. Limit bizi istediğimiz değere yaklaştırır. Bir
noktadan sonra hayal edemeyeceğimiz kadar yaklaşırız ama o noktaya varmayız.
Varamadığımız nokta işlemimizin limiti olur ve istediğimiz değere neredeyse
ulaşmış oluruz. Mesela bir dairenin alan formülü
gibi.
Limiti kalkülüsün temeli yapan şey
matematikte sağladığı esnekliktir. Hatırlayacağınız üzere lisede venn şeması
üzerinde fonksiyonlar kurardık. Birinci kümemiz tanım kümesi, ikinci kümemiz
görüntü kümesi olurdu. Tanım kümesinin elemanlarından görüntü kümesine oklar
çıkartırdık. İşte Görüntü kümesinde olan ama tanım kümesinde o görüntüyü veren
bir üye bulunmadığında limiti kullanıyoruz. Tanımlı olmayan görüntünün sağından
ve solundan yaklaşıyoruz. Gerçek bir fonksiyonda yaklaşarak bulduğumuz değer
ile gerçek görüntü arasında ayıramayacağımız ve ihmal edebileceğimiz kadar küçük
fark kalır. Gerçek görüntü limit yani sınırdır. Biz de sınırın sağından ve
solundan ona dokunabileceğimiz kadar yaklaşırız ve sınırın orada olduğundan
emin oluruz.
Günlük hayatta limit
Uzaya doğru tutulan lazer sanki bir noktada kesiliyormuş gibi durur. Bunun sebebi kısmen atmosferin bitmesi fakat daha çok olan şey, lazerin sizden uzaklaştıkça görüş açınızın daralmasıdır.(a açısı) Gördüğümüz her ışın noktası, o noktayı gördüğümüz konum ile ilişkili bir a açısına sahiptir. Yani yakın taraftaki ışın üzerindeki noktaya bakarken a açımız büyüktür ve gözümüzü uzaktaki bir noktaya kaydırdığımızda daha küçük bir a açısı ile bakarız. Daha uzaktaki ışığa baktıkça a açısı gitgide küçülür fakat hiçbir zaman sıfır olmaz. Bu açı sıfıra yaklaştıkça baktığımız nokta da ışının kesildiği noktaya yaklaşır. Lazer ışığının bittiğini gördüğümüz konum, a açısının sıfıra yaklaşırkenki limitidir.
Limitin matematiksel tanımı
Matematikçiler için kesinlik önemlidir.
Özellikle tanımların sınırını iyi çizmek isterler. Bu yüzden matematikçiler
birkaç bişey karalamış. Matematik ile kurulacak bir tanım evrenseldir. Uzaylı
da gelse kabul etmek zorunda yani.
1) Fonksiyonumuz x kare ve ikideki limitini
bulacağız. İki zaten tanımlı ancak basit bir örnek başlangıç için daha iyi. Limitte
x ikiye yaklaşıyor ancak hiçbir zaman iki olmuyor
2) Limit alırken ikiye çok yakın bir ‘’a’’
sayısını fonksiyona koyup dörde çok yakın ‘’b’’yi buluyoruz.
3) X ekseninde ikiye yaklaşan değerimizle
iki arasındaki farkı kapsayan uzunluğa delta, y ekseninde dörde yaklaşan b ile
dört arasındaki farkı kapsayan uzunluğa epsilon diyoruz.
4) Her epsilon aralığının bir delta aralığı
vardır. Bu yüzden epsilonu delta cinsinden bulup deltayı sıfıra götürürsek
epsilonda sıfıra yaklaşır. ‘’b’’ değerim dörtten ancak bir epsilon boyu ötede
olabileceği için o da dörde yaklaşmak zorundadır.
6) Elimde iki eşitsizlik var |a-2| den büyük iki
sabit sayım var. İki sayının birbirine göre durumu tespit etmem gerekiyor. Biri
öbüründen büyük mü yoksa ikisi birbirine eşit mi? Şimdi en alttaki grafiğe
bakın. ‘’a’’ sayısının ikiden en fazla delta kadar uzaklıkta olabilen bir sayı
olduğunu hatırlayın. Görüntüsününde ‘’b’’ yani dörtten en fazla epsilon kadar
uzaklıkta olduğunu aklınızda tutun. Deltayı 0,1 seçerek fonksiyona 1,9 ve 2,1 arasındaki
değerleri tek tek girdiğimde fonksiyon bana 3,61 ile 4,41 arasındaki
görüntüleri verecektir. İki sayının dörde olan uzaklıklarının farklı olduğuna
dikkat edin. Size formel tanımın limiti nasıl ispatladığını göstermek için tek
tarafı seçeceğim. Diğer tarafı seçsem epsilon ve delta sayıları farklı olur.
Mutlak değer kullandığım için işlemlerim güvence altında. 1,9 ile 2 arasında
bir a aldığımda görüntümün 3,61 ile 4 arasında olacağı kesindir. Deltayı
belirlediğimde epsilonu istediğim değer yaparak oynayabileceğimi fark edin.
Epsilon 10 olsa yine tüm ‘’a’’ değerlerimin görüntüleri aralıkta olur. Tabloda
verilen |F(a)-4| < epsilon eşitsizliğini sağlıyor. Ancak epsilonu 1 yaparsam
‘’a’’ değerlerimin görüntülerinin bir kısmı aralıkta bir kısmı dışında
olacaktır. O halde epsilonu 3,61 den daha küçük yapamam. Eğer epsilonum 10
olursa 2ye deltadan daha uzak olan a değerlerini de sağlar. O halde |a-2| <
delta eşitsizliğim sağlanmaz. Deltanın tanımına terstir. İki eşitliğinde
sağlanması için epsilon 3,61 olmak zorunda. Bu yüzden kitaplarda ancak ve ancak
eşitlik sağlandığında limit gerçekler yazar. Epsilonumuzun boyu deltanın
görüntüsünden büyük ya da küçük değil, eşit. Bu yüzden epsilon ile delta
arasında fonksiyona uygun bir bağıntı vardır. Tabloda x yerine (2 - delta) yazarsanız
(4 - epsilon) a eşit bir sayı bulursunuz. Aynı sayıları 6. Kısımdaki eşitlik ile
uyumlu olduğunu bulacaksınız.
Sonuçta bir bağıntı bulduğunuzda
ispatladığınız tek şey limitin aralıklarda olduğudur. Artık limitte ilk
öğrendiğimiz şekilde deltayı anlayamayacağımız kadar küçültürsek a sayısı 2ye
yaklaşmak zorundadır. Çünkü tüm tanımlar birbirini gerçeklemekte.
Güzel yazı. Eline sağlık. Bir matematik öğretmeni olarak gayet açıklayıcı ve faydalı bulduğumu belirtmek isterim
YanıtlaSilmuhteşem anlatım emeginize saglık
YanıtlaSilTebrikler ve elinize sağlık...
YanıtlaSilElinize sağlık
YanıtlaSilüniversiteye gidiyorum ödevim için faydalandım çok güzel bir yazı elinize sağlık
YanıtlaSilHarika
YanıtlaSil