17.11.2015

Genel Ekonomi Vize Ders Notları ve Soruları


Tüm yazıyı PDF olarak kaydetmek için butona tıklayın
https://sites.google.com/site/linkdepo2016/Genel%20iktisat%201.%20vize%20ders%20notlar%C4%B1%20ve%20sorular%C4%B1.pdf?attredirects=0&d=1


Gözlem: bir süreçtir. Determinist bağlar kurmak amacıyla gereken verinin toplanmasıdır

Bilim: İncelenen olaylar arasında determinist bir bağ kurma yoludur. Amacı genel bir bağ elde ederek aynı olayların gelecekleri hakkında tahmin yapabilmektir.
Bilimsel yaklaşım: Herhangi bir konuyu bilimsel metotla ele alma, inceleme ve düşünmedir. Önermeleri yanlışlanabilir, kullandığı verileri ve ölçüm koşulları objektif, yenilenebilen, tekrar gözlemlenebilendir.
Pozitif bilimler Sosyal bilimler Ayrımı : Bu ayrım yanlıştır. Doğrusu fen bilimler sosyal bilimler olmalıdır. Çünkü Sosyal bilimlerde pozitiftir. Pozitif, nedir sorusunun cevabı olarak tanımlanır. Cevabın doğruluğu önemli değildir. Su 100 derecede kaynar, pozitif bir önermedir. Bir nedir sorusunun cevabı olarak verilmiştir. Su 50 derecede kaynar cevabı da pozitiftir. Doğruluğu ya da yanlışlığı nedir sorusuna cevap olarak verilmişliğini değiştirmez. 
Determinizm: Türkçesi gerekirciliktir. Dünyanın belirli bir andaki durumunun, önceki halinin sonucu ve gelecekteki durumunun sebebi olduğunu kabul eden görüştür. Bilimsel yöntemde olayları determinist bakış açısıyla ele alınarak, gerçekleşmesine sebep olan verileri deney ve gözlem sayesinde bilimsel bir yaklaşımla belirliyoruz. Veriler arasındaki kurulacak bağlar pozitif cevaplar olarak bilimsel bilgiyi üretir.  
Kuantum teorisi ile Sosyal bilmler bağı : Hoca derste bu bağa dikkat çekerek sosyal bilimlerde bireylerin değil toplumların eğilimlerinin araştırıldığına değindi. Bireyin hareketi öngörülemez olsa da hareketlerindeki genel etkiler büyük ölçekte eğilimlere yol açar. Ekonominin de içinde bulunduğu bu bilimlerdeki eğilim anlayışı şimdiki fizik teorilerine de katılmaya başlanmıştır. Kuantum teorisinde parçacığın ne yapacağı kesin olarak tespit edilemese de genel eğilimleri belirleyen kanunlar ortaya atılabilmektedir. Bu Fen bilimleri ile sosyal bilimleri birbirine yaklaştırmaktadır.

İhtiyaç
Ø  Tatmin edilme arzusu uyandıran duygulara ihtiyaç denir. 
Ø  İhtiyaçlar sayıca sonsuzdur. 
Ø  İhtiyaçlar tatmin edildikçe doyuma ulaşır, isteğin şiddeti azalır. 
Ø  İhtiyaçların şiddet dereceleri farklıdır, bu fark ile önem sırası oluşur, en şiddetli ihtiyaç ilk tatmin edilir. 
Ø  Fizyolojik ihtiyaçlar hayatın devamlılığı için mutlaka tatmin edilmelidir. 
Ø  Kültür, gelir düzeyi, refah arttıkça açığa çıkan ihtiyaçlara lüks ihtiyaç denir. 
Ø  İhtiyaçlar birbirine rakiptir, biri giderildiğinde diğerine gerek kalmaz (örn; çay içildiğinde kahve içme isteği kalmaz). 
Ø  İhtiyaçlar birbirini tamamlayabilir(örn; yemek yerken müzik dinleme). 
Ø  İhtiyaçlar zamanla alışkanlığa dönüşebilir.

Mal
Ø  İhtiyacı karşılama aracına mal denir. 
Ø  İhtiyacı doğrudan doğruya karşılayan mallara tüketim malı denir (örn; ekmek, süt). 
Ø  İhtiyacı dolaylı yoldan karşılayan mallara üretim – sermaye malı denir (örn; traktör, torna) 
Ø  Mallar ihtiyaçlara göre sınıflandırılır; gezme ihtiyacını karşılayan araba tüketim malı, taşıma ihtiyacını karşılayan araba üretim malıdır. 
Ø  Bir defa kullanılan mallara dayanıksız tüketim malı, birden çok kez kullanılan mallara dayanıklı tüketim malı denir. 
Ø  Hava gibi tüketim ihtiyacından fazla olan mallara serbest mal denir. 
Ø  İhtiyaçtan az olan mallara kıt mal denir, fiyatı olan her mal kıt maldır. 
Ø  Bazı malların ihtiyaçtan az olmasına kıtlık kanunu denir, yeryüzünde kıtlık hakimdir, kıt mallar iktisadi faaliyetlerin var olma sebebidir. 
Ø  Zorunlu ihtiyacı karşılayan mallara zaruri mal denir. 
Ø  Zorunlu olmayan mallara lüks mal denir. 
Ø  Birbirinin yerine geçebilen mallara ikame mal denir. 
Ø  Birbirini tamamlayan mallara tamamlayıcı mal denir(örn; döner ayran). 
Ø  Mal ile karşılanamayan ihtiyaçlar hizmet ile karşılanır, hizmet soyut bir maldır.
Fayda
Ø  Mal veya hizmetlerin ihtiyaçları karşılama özelliğine fayda denir. 
Ø  İktisata göre insan ihtiyaçlarını karşılayan tüm mallar ahlaki açıdan bakılmaksızın faydalıdır (örn; uyuşturucu keyif yapma ihtiyacını giderir ve kıt mallar içerisinde piyasası olan bir maldır).

Değer
Ø  Bir malı elde etmek için ödenen bedel, o malın değeridir (örn; havanın ekonomik bir değeri yoktur).
Ø  herhangi bir malı almak için vazgeçilen mal, alınan malın alternatif (fırsat) değeridir. Başka bir deyişle fırsat maliyeti, iktisadi bir seçim yapılırken vazgeçilmek zorunda kalınan ikinci en iyi alternatiftir.
Ø  Bir mal için değer = kıtlık + fayda dır. Biri eksik olursa diğeri açığa çıkmaz.

 Para
Para mal ve hizmet değiş tokuşu için kullanılan bir araçtır. 

İktisat

Ø  İktisat kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Kasıt kökünden gelir ve maksatlı hareket etmek anlamında kullanılır.
Ø  Ekonomi kelimesi eski yunanca kökenli olup çiftlik idaresi anlamına gelen bir kelimeden türemiştir.
Ø  Ekonomi bilimine ekonomi politik, izlenen yola ekonomi politikası denir.
Ø  Sınırlı olan tatmin araçlarıyla, sınırsız olan ihtiyaçlar arasındaki dengesizlikten doğan insan faaliyetlerini inceleyen bilim dalına iktisat denir.
Ø  Eğer nedret(kıtlık) olmasaydı ne iktisat faaliyeti olurdu ne de bilimi.
Ø  İhtiyaçlar birden farklı malla karşılanabildiği gibi bir mal da birden fazla ihtiyacı karşılayabilir. Bu yüzden hangi ihtiyacın nasıl karşılanacağının belirlenmesi için kişi alternatifler arasında tercihlerde bulunur ve onları sıralar. Ortaya çıkan faaliyetler bir düzen içerisindedir ve iktisat bilimi bu düzeni inceler.
Ø  Alternatifler arasında tercih yapanlara ekonomik karar birimleri denir. Bu karar birimler hane halkı, firma, devlet olmak üzere üç tanedir.
Ø  Hane halkı tüketim kararları, firma üretim kararları, devlet hem üretim hem de tüketim kararları verir.
Ø  Üretim faaliyetleri doğal kaynaklar, emek, sermaye ve müteşebbis(girişimci) olmak üzere dört tanedir.
Ø  İktisat biliminin konusu tercihlerin sonuçlarıdır. Tüketicinin hangi malı neden tercih ettiği araştırılmaz, sadece veridir.
Ø  Her bilim gibi iktisatta dallara ayrılmıştır. Bunlar boyut ve kapsam, amaç ve yöntem, konu ve kesim(sektör) olarak üç bölümde incelenebilir. Böylece mikro-makro iktisat, iktisat teorisi ve politikası sonunda da uygulamalı iktisat ortaya çıkar.


Makro İktisat - Mikro İktisat Ayrımı
Ø  İktisadi faaliyetlerin sonuçları hane halkı, firma ve toplum açısından farklı olduğu için bu faaliyetler boyut ve kapsam olarak ele alınır. 
Ø  Mikro iktisat malların birim fiyatının oluşumuyla, piyasa türleri ve dengeleriyle ilgilenir. Bireyin iktisadi karar ve davranışlarını inceler. Mikro iktisatta genellemeler yapılır. Faaliyetler hane halkı ve firma ile ilgilidir. 
Ø  Makro iktisat toplumun iktisadi karar ve davranışlarını inceler. Bu davranışlar yıllık üretim, yıllık yatırım, toplam ithalat, ihracat gibi büyük davranışlardır. Aynı olayların mikro ve makro etkileri birbirinden farklı olabilir, paradokslara yol açabilir. 
Ø  Mikro iktisat ağaçsa makro iktisat ormandır. Mikro iktisat analizci, makro sentezcidir.

Pozitif İktisat – Normatif İktisat
Ø Pozitif iktisat “niçin işsizlik vardır”, “faizler yükselince tasarruflar artar mı” gibi nedir cinsi sorulara cevap arar. Gözlem yaparak olmuş ve olmakta olan olayları inceler, determinist ilişkiler arar.
Ø Pozitif iktisat objektif incelemeler sonucu aynı olayı açıklamak için farklı iktisadi teoriler üretebilir. Standart iktisat teorisi pozitif iktisat çalışmalarına bir örnektir.
Ø Normatif iktisat ne olmalıdır sorusuna cevap aradığı için sübjektiftir.
Ø Normatif iktisat iktisadi karar ve tercihleri belirleyen, tedbirler öneren, çözümler getiren bir bilim dalıdır. Eğer öneriler pozitif iktisada dayanırsa bilimsel, dayanmazsa bilim kurgu olur.
Ø Belirli iktisadi amaçların ve bu amaçlara uygun araçlar seçilmesine ve uygulanmasına iktisat politikası denir.
Ø Normatif iktisat, politikaların tutarlı ve etkili olabilmesi için alınacak önlemleri iktisat teorisine dayandırır.

Sektör ve Uygulamalı İktisat
Ø  İktisadi hayat iş bölümü ve ihtisaslaşma ile büyümüştür. Böylece verimlilik artmış, insanlara daha fazla vakit kalmıştır. 
Ø  İşbölümü, iktisadi faaliyetleri dallara ayırmıştır. Böylece iktisadi kesim denen sektörler gelişmiştir.
Ø  Sektörlerin incelenip değerlendirilmesi ile uygulamalı iktisat ortaya çıkar. (örn; turizm ekonomisi, tarım ekonomisi)
Ø  Firmaların büyümesi ile sermaye birikiminin artması, işletme ekonomisinin ayrı bir bilim dalı olmasına yol açmıştır. Uluslara arası iktisatta yine gelişen uluslararası iktisadi faaliyetler sonucu ayrı bir ana bilim dalı olmuştur. Paranın ekonomide oynadığı roller keşfedildiğindeyse para ekonomisi açığa çıkmıştır.

Tümdengelim Yöntemi
Ø  Tümdengelim, doğruluğu apriori olarak kabul edilen bir önermeden mantığa dayalı sonuçlar çıkarılmasına denir. Tümdengelim yönteminde gözlem yapmağa ihtiyaç yoktur. Bunun için genel ilkelerden hareket edilir. Genel ilke, aslında özeli de kapsadığından varılan sonuç, yeni bir buluş değildir. Tümdengelim bir totoloji, yani tekrardır.
Ø  İktisadi organların verdiği kararları pek çok faktörün etkisi altındadır. Bu yüzden tümdengelim gerçeğe ulaşmak yeterli değildir. Gözlem de yapmak gerekir.

Tümevarım Yöntemi
Ø  Olayları ayrıştırarak inceler ve ortak özelliklerini tespit ederek genel yargılara ulaşır.
Ø  İktisatta gözlem alanının genişlemesi için istatistiklere başvurur.
Ø  Tümevarım yönteminden yararlanırken, iktisadi olaylar ya bireylerin teker ter davranışlarının gözlemlenmesiyle ya da olayların global olarak ele alınmasıyla genelliklere ulaşılır.
Ø  Bir olayın bir zamanının analizi statik analiz, iki ayrı anının incelenmesine mukayeseli analiz, tüm zaman aralığının önemli olduğu incelemeye de dinamik analiz denir.

Sentezci Yöntem
Ø  Tümdengelim ve tümevarım yöntemlerinin her ikisinden birlikte yararlanmak gerekir. Önce olaylar gözlemlenir; gözlem sonuçlarına genel ilke niteliğindeki varsayımlar eklenir. Sonra da bunlardan mantığa dayalı sonuçlar çıkarılır. Buna sentezci yöntem denir.
Ø  Sentezci yöntemden yararlanmak için, gözlem sonuçlarının ve varsayımların yer aldığı bir iktisadî model kurulur.
Ø  İktisadi modellerde üç unsur yer alır: Veriler olayların gözlemlenmesiyle elde edilmiş olan gerçeğe ilişkin bilgilerdir. Varsayımlar daha önce belirtildiği gibi, doğruluğu apriori olarak kabul edilen genel ilkelerdir. Değişkenler birbirinden etkilenen iktisadî olaylara denir.
Ø  Etkileyen olaya otonom değişken, etkilenen olaya bağımlı değişken denir. Otonom değişkenin bağımlı değişkeni etkileme derecesine parametre denir. Parametre karar organı tarafından etkilenebiliyorsa politika aracı olmaya uygundur.
Ø  İktisadi bir olayı etkileyen bir otonom değişken yine iktisadi bir olaysa, buna endogen değişken denir. Eğer bağımsız değişken iktisat dışı bir olaysa, buna exogen değişken denir.


Üretim Kavramı
Ø  18. yüzyılda kendilerine Aristokratlar denen bir grup üretimi net hasıla yaratmak olarak tanımlamıştır. Onlara göre üretim "net hâsıla yaratmak"tı. Bu bakımdan yalnızca tarım faaliyetlerini üretici (müstahsil) sayıyorlar, sanayi ve ticarete "kısır faaliyetler" diyorlardı. 
Ø  Fransız Klâsiklerinde üretimin "üretim fayda yaratmaktır", demişti. Böylece hizmet, ticaret ve sanayide üretici sayıldı.


Üretim Esnasında Yaratılan Fayda Çeşitleri
1.       Maddi fayda, maddenin niteliklerinden birini değiştirmek suretiyle oluşturulur. Buna şekil faydası da denir. Çiftçinin ürün değiştirmesi, madencinin cevher istihraç etmesi, terzinin elbise dikmesi gibi faaliyetler maddenin şeklini değiştirerek maddi fayda üretir.
2.       Yer faydası, insan ihtiyaçlarının karşılanması malların belirli yerlerde hazır bulunmasıdır. Bursa'da imal edilen ipekli kumaşın İzmir'deki bir giyinme ihtiyacını karşılaması için İzmir'e taşınması gerekir.
3.       Zaman Faydası, mallar üretildikleri zamanki ihtiyaçtan fazla olduğunda sonraki mevsimde bu malları kullanabilmek için depolanarak ihtiyaç samanında piyasaya sürmeye denir.                                                 
4.       Hizmet faydası maddi olmayan ihtiyaçların giderilmesidir. Yukarıda açıkladığımız gibi bazı mallar maddî değildir, ama bir ihtiyacı gidererek fayda yaratırlar. Bunlara hizmetler denir. Bazı insanlar bu hizmetleri üreterek fayda yaratırlar. Avukatlar, hekimler, savcılar hizmet üretirler.
5.       Mülkiyet faydası, malın son tüketicinin eline geçmesidir. Malların ihtiyaçları karşılaması için tüketiciye satılması gerekir. Bu satış hizmetinin yarattığı faydaya mülkiyet faydası denir. 


Üretim Faktörleri
1.       Tabiat, insanoğlunun yaşayabilmesi için gerekli olan maddeyi ve enerjiyi sağlamaktadır. İnsan, tabiatta kendiliğinden var olan bu unsurları karşılıksız olarak kullanmaktadır. Çünkü, insan tabiata sahip çıkmıştır. Tabiat faktörü sınırlı fakat devamlıdır. Tabiî kaynakların, tabiî faktör' durumuna getirilmesi için yapılması; gereken hazırlıklara ilk yatırım denir. Bazı az gelişmiş ülkelerin tabiî kaynaklan zengin olmakla birlikte, ilk yatırım yetersizliği yüzünden tabiat faktörleri zayıftır. Tabiat faktörleri taşınamaz. 
2.       Emek, gelir sağlamak amacıyla insanın hür iradesine sahip olarak ve bilinçli bir şekilde ve başkalarına tâbi olarak saffetmiş olduğu her türlü gayrete denir. Bu tanıma göre emek her şeyden önce insanın kendisine bağlıdır. Emek insanın sarf etmiş olduğu enerjidir. Ancak bu enerjinin kaynağı yine insanın kendisidir. Meselâ, bir motordan sağlanan enerjinin kullanılması emek değildir. Emeğin diğer bir özelliği, onu sadeden kimsenin bir gelir sağlamayı amaç edinmiş olmasıdır. Emek, ancak hür insanların kendi karar ve iradeleriyle ortaya koydukları insan enerjisidir. Bir emek sahibi, yapacağı işi karşı tarafla anlaşarak kararlaştırır. Bu bakımdan kölelerin çalışması emek değildir.
3.       Sermaye(kapital), emeğin verimliliğini artıran ve önceden üretilmiş olan üretim araçlarına denir. İnsan, yalnız emeğini kullanarak doğal kaynaklardan pek az yararlanabilir. Ama âlet kullanırsa daha çok fayda üretir. İlkel insan, yalın emeğiyle yaptığı üretimi tasarruf ederek bir zaman kazanıp bir alet, meselâ bir zıpkın yaptığında emeğinin verimini arttıracak bir araç edinmiştir. Böylece üretim artmış ve artan üretimin sağladığı tasarruf ona yeni üretim araçları yapmak için zaman kazandırmıştır. Günümüzde de, aynı şekilde, üretimde kullanılan araçlar, emeğin verimini artırarak üretimi çoğaltmakta ve çeşitlendirmektedir. 
4.       Girişimci, üretim yapılabilmesi için emek, tabiat ve sermaye faktörlerinin bir araya getiren ve organize eden kişidir. Bu faktörler kendiliklerinden bir araya gelemez. Bunları bir araya getiren dördüncü bir üretim faktörüne ihtiyaç vardır. Girişimci (müteşebbis) üretim faktörlerini sağlayan, organize eden, riski göze alan ve iktisadî hayata yenilikler uygulayan kimseye denir. Yenilik, bir icadın yapılması şeklinde olabilir. Ancak icat yeniliğin kendisi değildir. Bir icadın yenilik olabilmesi için, iktisadî hayata uygulanması gerekir. 

Gelir dağılımı
İktisadi faaliyetten gelen gelir üretim faktörlerine dağılır. Tabiatın karşılığında kira, emeğin karşılığında ücret, sermayenin karşılığında faiz ödenirken girişimcinin de payına kâr düşer.
             
MAL PİYASASI

1. Mübadele
Kişi elindeki malla tüm ihtiyaçlarını gideremez. İnsanlar ancak başkalarının mallarını elindekilerle değiştirerek ihtiyaçlarını giderebilir. Buna mübadele denir. Para kullanılmadan doğrudan yapılırsa trampa olarak isimlendirilir.
2. Fiyat ve Piyasa

Ø  Fiyat malların değişim oranıdır.
Ø  Nisbi fiyat malların oranlanmasıyla elde edilen fiyattır. (örn: 1k domates = 5 yumurta) Ø Mutlak fiyat malların karşılığı olan para miktarıdır. (örn: 1 yumurta = 1 tl) Ø Piyasa alıcı ve satıcının mübadele amacıyla fiyat belirledikleri organizasyondur.
Ø  Piyasalar küçükten büyüğe doğru mahalli, bölgesel, milli ve uluslararası piyasalar olarak sınıflandırılır.
Ø  Çokluk piyasaya giren alıcı ve satıcının çok olmasıdır. Çoklukta bireysel yada tek bir firmanın hareketleri piyasayı etkilemez.
Ø  Homojenlik malların her biriminin eş özelliklere sahip olmasıdır. (örn: 1 Numara zeytin)
Ø  Giriş çıkış serbestisi, malların ve üretim faktörlerinin herhangi bir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın piyasaya girebilmesidir.
Ø  Şeffaflık piyasadaki malların fiyat kalite ve diğer özelliklerinin alıcı ve satıcı tarafından bilinmesidir. 


Yukarıdaki tabloda, son sütun ve satır hariç, piyasanın bütün şartlarının mevcut olduğu kabul edilmiştir. Son sütun ve satırda homojenlik ve şeffaflık şartları eksiktir.  
Tam rekabet: Diğer şartlar (homojenlik, şeffaflık ve giriş-çıkış serbestisi) mevcutken, alıcı ve satıcıların çok olduğu piyasalara tam rekabet piyasaları denir. Tam rekabet, ideal kabul edilen bir piyasadır. 
Monopol: Tek satıcı ve çok alıcının bulunduğu piyasalara monopol denir. Piyasa hakimiyeti satıcıdadır. 
Monopson: Alıcının tek, satıcının çok olduğu ve diğer şartların veri olduğu piyasalara monopson denir. Piyasa hakimiyeti alıcıdadır. Meselâ Türkiyede afyon piyasası böyledir. Bu piyasada devlet tek alıcı, afyon üreticileri de çok sayıda satıcıyı oluşturur.
Bilateral Monopol: Tek satıcı ile tek alıcının bulunduğu piyasalanda ise, bilateral-iki yanlı monopol vardır.

Oligopol: Sadece birkaç satıcının ve bunların karşısında çok sayıda alıcının bulunduğu piyasalara oligopol denir. Satıcılardan biri piyasadan çekilirse ve yeni bir satıcı piyasaya girerse fiyatlar etkilenir. Oligopol, çok rastlanan bir piyasa çeşididir.

Oligopson: Oligopolün aksine, çok sayıda satıcının, fakat birkaç alıcının bulunduğu piyasalara denir.
Bunlara daha çok mahallî tarım ürünleri piyasa larında rastlanır. Meselâ bir yörede çok sayıda çiğitli pamuk üretici-satıcısı vardır. Buna karşılık alıcı durumunda olan az sayıda pamuk tüccarı vardır.
Zayıf monopol: Tek sağcı ve birkaç alıcının bulunduğu piyasalardır. Burada, alıcılardan biri piyasadan çekilince fiyat etkilenir; ancak piyasa hâkimiyeti yine de satıcıdadır.
Zayıf monopson: Tek alıcının ve birkaç satıcının bulunduğu piyasalara bu isim verilir. Satıcılardan biri piyasadan çekilirse fiyat eklenir ama piyasa hâkimiyeti alıcıdadır. 

3. Talep  

Ø  Bireysel talep, belirli bir zaman ve piyasada bireysel bir tüketicinin almak istediği maldır.
Ø  Efektif talep, bireyin talebini karşılayabilecek satın alma gücüne sahip olduğundaki talebidir.

I) Bireysel Talep Fonksiyonu

Bir malın bireysel talebi farklı etkiler altında değişir. Bunlar, malın kendi fiyat diğer bütün malların fiyatı, tüketicinin geliri ve zevkleridir.       
Da = f(Pa, Ps, Pc, Y, T)
Da : Talep edilen malın miktarı
Pa : a malının fiyatı
Ps : ikame mallarının fiyatları
Pc : Tamamlayıcı malların fiyatı
Y   : Tüketicinin belirli bir zamandaki geliri
T  : Tüketicinin belirli bir zamandaki zevkleri

Talebi etkileyen bu faktörler, sosyal gerçeklikte, çoğu zaman birlikte değişirle Böylece talep, bu etkilerin bileşkesine göre belirlenir. Ancak, bilimsel analizde bu faktörleri bir anda ele almak mümkün değildir; çünkü talepteki değişmenin hangisinin etkisiyle olduğu anlaşılamaz. Bu nedenle iktisatçılar, bu faktörlerden yalnızca birinin değişimini inceleyip, diğerlerini bu süre içinde değişmiyor kabul ederler. Bu, analiz basitleştirici bir varsayımdır. Değişken faktörler dışında kalan bağımsız değişenlere ceteris paribus denir.


A) Talep Şedülü ve Talep Eğrisi
Şedül iktisat terminolojisinde çizelge anlamına gelir.
Talep Şedülü bir malın fiyat listesi ile satın alınmak istenen miktarını gösterir. Yanda bir elmanın hayali bir talep Şedülü oluşturulmuştur. Talep ile fiyat arasında ters ilişki olduğu gözükmektedir. Talep şedülündeki değerlerden oluşturulan grafiğe talep eğrisi denir. Bu sisteme göre talep; diğer şartlar ceteris paribus olmak üzere, fiyatın azalan bir fonksiyonudur. 
İncelenen Da = A malının Talebi
Değişken  Pa = A malının Fiyatı
Fiyat ile talep arasında ters ilişki olduğu için grafiğin eğimi negatiftir.
Da = dDa/dPa < 0
Fiyatlarla talep arasındaki ters ilişki  analiz edildiğinde fiyat düştükçe alıcının geliri artmamış olmasına rağmen mal bakımından reel gelir(fiyat değişiminden arındırılmış) artmıştır. Bu artışa gelir etkisi ya da Allen etkisi denir.
Aynı analiz rakip mallar tarafından incelendiğinde, tüketici fiyatı düşen malı tercih etmektedir. Bu değişime de ikame etkisi ya da Hicks etkisi denir.




B)  Taleple İkame Malların Fiyatları Arasındaki İlişki

İncelenen Da = A malının Talebi
Değişken  Pb = B malının Fiyatı


İncelediğimiz malın fiyatı sabittir. Yukarıda bahsedilen ikame etkisi ile karıştırmayın. İkame malının fiyatı değiştikçe Malımızın talebi değişmektedir. Sinema ile tiyatro birbirine rakiptir. Tiyatroyu incelediğimiz bir grafik çizersek yandaki grafik gibi sinema fiyatı arttıkça tiyatroya olan talep artacaktır.
Da = f(Pb) Ceteris Paribus



C)    Taleple Tamamlayıcı Malların Fiyatları Arasındaki İlişki



İncelenen Da = A malının Talebi
Değişken  Pc = C malının Fiyatı

Araba ve benzin gibi birbirini tamamlayan malarda birisinin fiyatının azalması, diğerini talebini arttırmaktadır. Yada aynı malın fiyatı artarsa incelediğmiz malın talebi düşer.

Da = f(Pc) Ceteris Paribus






D)    Taleple Tüketicinin Geliri Arasındaki İlişki
a) Gelir artışı talebi arttırır.

b) Gelir artışı talebi arttırır, sonra etkilemez.

c) Gelir artışı talebi önce arttırır sonra azaltır.

A durumu en yaygın durumdur. B az rastlanan bir durumdur. B durumu da sık rastlanır. C durumunda karşımıza çıkan mallara inferior(fakir) malları denir. Gelir arttıkça talep artar ancak gelir daha da artarsa bu mallara talep azalmaya başlar. Ekmek bir inferior

maldır. Gelir arttıkça talep ekmekten ikame olan yiyecek mallara yönelir. C durumuna Giffen paradoksu denir.



II)      Piyasa Talep Eğrisi

Şimdiye kadar, bireysel bir tüketicinin belirli bir mala olan talebinden bahsettik. Oysa piyasada bir malı birden çok kişi talep edebilir. O halde piyasa talebi bireylerin belirli bir süre içindeki taleplerinin toplamıdır. Doğal olarak bireysel talebi belirleyen bütün faktörler piyasa talebi için de geçerli olacaktır. Piyasa talebi, belirli bir süre içinde o malın çeşitli fiyatları karşısındaki bireysel tüketicilerin hepsinin satın almak istedikleri miktarların toplamıdır.


Tabloya göre piyasada A ve B iki alıcıdır. Malın çeşitli fiyatları karşısında A ve B’nin taleplerinin toplamı piyasa talebini vermektedir.



Yukarıda A ve B talep eğrilerinin geometrik toplamı görülmektedir. Bu piyasa talep eğrisinde ifade edilen değerler yalnızca bir malın taleplerinin toplamı olduğu için mikro anlamda talep eğrisidir. Mikro anlamdaki toplam talep de bir çeşit bireysel talep sayılır. Çünkü temelde var olan bireylerin talebidir. Veriler topluma ait olsa piyasa talep fonksiyonumuz makro anlamda olurdu. 

III)      Talep Elastikiyeti
Talep fonksiyonu incelenirken talebi etkileyen faktörler ele alınmıştı ancak, bu faktörlerin talebi hangi ölçüde etkiledikleri incelenmemişti. Bu etkinin derecesi, talep elastikiyeti adı verilen bir matematiksel büyüklükle ölçülür. 

A) Talebin Fiyat Elastikiyeti Bir malın kendi fiyatındaki değişme karşısında gösterdiği duyarlılığa talebin fiyat elastikiyeti denir. Bu tanım matematiksel olarak ifadesi; fiyattaki nisbi değişmenin(değişme yüzdesinin), talep miktarının nisbi değişmesine(değişme yüzdesine) oranıdır. 


Bölümün başındaki eksi sonucun negatif olduğunu, yani eğimin geniş açıda olduğunu, yani fiyat ile talebin ters orantılı olduğunu belirtmektedir. P ve q, elastikiyetini ölçmek istediğimiz noktalardır.
Fiyattaki değişme oranı %40, Talepteki değişme oranı %10 ise ep = -0,25 olur.

Fiyattaki %1 lik yükselme karşısında fiyat % 0,25 azalma göstermektedir veya tersi. 

 Başka bir örnekte; fiyatı 4 iken talep 6 birim, fiyatı 5 iken talebi 3 birim. dp =-1    dq = 3 ep = -|(3/-1) . (4/6)| = -2

 Elastikiyetin sayısal değeri 0 ile sonsuz arasında değişir. Talep elastikiyeti esas itibari ile negatiftir. Oran mutlak değer ile bulunur. 


Talep elastikiyetinin mutlak değeri 1 den büyükse talep elastiktir. Talep elastikiyetinin mutlak değeri 1 den küçükse talep rajittir.


Talep elastikiyetinin mutlak değeri 0 ise talep hiç elastik değildir. 

Talep elastikiyetinin mutlak değeri sonsuz ise talep tam elastiktir.

Talep elastikiyetinin mutlak değeri 1 ise buna birim elastikiyet denir. Grafiğinin seçilen bir noktasının eksenlerle oluşturduğu dörtgenlerin alanı sabittir. Yani Fiyatla miktarın çarpımı sabittir. 


Mesela aşağıdaki ilgili grafikte [p1, O].[q1, A] = [p1, O].[q1, B]

Bu yüzden talep eğrisi bir rektanguler hiperbol biçimindedir. Bilindiği gibi rektanguler hiperbol, eksenlere asimptottur ve eksenleri sonsuzda keser.


Talebin hiç elastik olmaması tabut, mezar taşı, beşik, tuz gibi temel ihtiyaçlar için geçerlidir. Bu malların fiyatları ne olursa olsun talep edilen miktar değişmez. Talep elastikiyetinin sonsuz olması da tam rekabet piyasasında tek bir satıcının malına gösterilen taleptir. Bu durumda piyasada oluşan fiyata razı olan satıcının malının tamamı talep edilir. Fiyat bundan biraz yüksek olduğunda talep sıfıra düşer. Buna göre talep miktarı fiyata karşı sonsuz derecede hassastır. Tarım ürünlerinin ve diğer zorunlu mallarını elastikiyeti genellikle birimden küçüktür. Bu malların fiyatlarının değişmesi talebi az etkiler. Lüks malların talebi ise elastiktir. 


Bir malın yerine ikame edilebilecek mal çok olursa elastikliği artar. Yani ufak fiyat değişmelerinde talepte büyük değişim olur, alıcılar ikame mala yönelir. Bir malın kullanım alanı çok çeşitliyse elastikiyeti yüksektir. Yine tüketici bütçesinde büyük yer kaplayan malların elastikiyeti yüksektir. Ancak bu mallar zorunlu mal ise elastikiyet düşer. 



B) Nokta Elastikiyeti


Buraya kadar talebin nokta elastikiyetini ele aldığımız yukarıda belirtilmişti. Aslında bir talep eğrisi üzerinde sonsuz sayıda nokta olduğundan ve her noktanın eğimi ve koordinatları farklı olduğundan, bir talep eğrisi üzerinde farklı elastikiyet değerleri vardır. Talep eğrisi bir doğru biçiminde olsa, yani her noktadaki eğim aynı olsa bile, bu noktaların koordinatlarının farklı olması, elastikiyet değerlerini değiştirecektir. Şimdi elastikiyet formülünü yeniden ele alalım.



dq/dp sabit olacağından elastikiyet değerlerinin farkını p/q belirleyecektir.







TN > TM ise ep > 1 
TN < TM ise ep <1
TN = TM ise ep = -1

Buradan önemli bir sonuç çıkmaktadır. Eğimi aynı olan doğrusal iki talep eğrisinden orijinden uzak olanın her fiyattaki elastikiyeti orijine yakın olandan daha azdır. 

Yanda iki paralel talep eğrisi görülmektedir. OP fiyatındaki elastikiyetlerini mukayese edelim. Doğrular paralel oldukları için her ikisinin de dq/dp oranları aynıdır. Fiyatta aynı olduğuna göre elastikiyet farkını q belirleyecektir. Orijinden uzak olan eğri üzerinde q değeri daha fazla olduğu için (Op2 > Op1) P/q oranı daha küçüktür. Böylece  eD2 < eD1 olur. Eğer bu talep eğrileri bir noktada kesişseydiler, eğimi fazla olanın (dik olanın) elastikiyeti daha az olurdu. 

Yukarıda anlatılan doğrusal talep fonksiyonu için geçerlidir. Eğrisel fonksiyonların her noktasında eğim farklı olduğundan elastikiyette farklıdır. Bu nedenle herhangi bir noktadaki eğim ve elastikiyeti ölçmek için o noktadan talep eğrisine bir teğet çizmek ve bu talebin değerlerini hesaplamak gerekir.

Nihayet, elastikiyet formülünün kullanılışında fiyat ve miktar değişimlerinin bir önemi yoktur. Fiyat yükselse de, düşse de; buna bağlı miktar artsa da, azalsa da elastikiyet formülü daima geçerlidir.

C Yay Elastikiyeti

Fiyat değişmeleri uygulamada limit değerleri arasında olmaz; ama paranın kullanılan en küçük ünitesi veya bunun katlarıyla ölçülebilecek değişmeler olur. Böylece nokta elastikiyeti çoğu zaman pratik önemini kaybeder. Bunun yerine yay (arc) elastikiyeti hesaplanır. 

Yay elastikiyeti, iki nokta arasındaki elastikiyettir. Hesaplanması için iki noktanın elastikiyet değerlerinin ortalaması alınır. Bu ortalama değer, söz konusu noktalar arasındaki sonsuz sayıdaki bütün noktaların elastikiyet değerlerinin ortalamasına eşit kabul edilebilir. 
Yay elastikiyeti hesabı için yukarıdaki formülü
modifiye etmeliyiz. Lütfen oranların mutlak değer olduğunu, sonucun negatif çıkacağını unutmayın.



dq = q2 - q1
dp = p2 - p1


p   = (p1 + p2)/2

q   = (q1 + q2)/2

Örnek: Bir malın fiyatı 0 tl den 35 tl ye çıktığında, talep 100 birimden 70 birime düşmektedir. Nokta ve yay elastikiyetini hesaplayınız.



Nokta Elastikiyeti Yay Elastikiyeti                                                              Yay Elastikiyeti  
 
(100 – 70) / (20 – 35)   x   (20/100)                           (100 – 70) / (20 – 35)  x  (20 + 35) / (100 + 70)
  
= -0.4                                                                                          = -0,65
              
Görüldüğü gibi yay elastikiyetinin mutlak değeri, nokta elastikiyetinin mutlak değerinden daha yüksektir. Bunun sebebi nokta sayısının çokluğudur.

D Çapraz Elastikiyet


Talep fonksiyonunu incelerken, bir malın talebinin ikame ve tamamlayıcı mallarının fiyatlarının da etkisi altında olduğunu görmüştük. Bu etkinin derecesi çapraz elastikiyet katsayısıyla ölçülür. Bir malın talebinin diğer malların fiyatlarındaki değişmeye karşı gösterdiği tepkiye, çapraz elastikiyet denir.
  

Çapraz Nokta Elastikiyeti                                                                       Çapraz Yay Elastikiyeti
ep = X malının değişme oranı / Y malının değişme oranı

( dqx/ dpy ) x (py /qx)                                                              (Dqx/dpy) x [(Py1 + Py2) / (Qx1 + Qx2)]    

Eğer Y malı, ikame malı ise elastikiyet katsayısının pozitif, Y malı tamamlayıcı mal ise negatif olacağı açıktır. Bunun sebebi talep fonksiyonu incelenirken görülmüştür.

Örnekler





Genel İktisat (Prof. Dr. Sadık Acar)
Ege Üniversitesi Elektronik Mühendisliği 1. Sınıf 1. dönem genel ekonomi dersi 1. vizesi için 
                            koruorman.blogspot.com.tr tarafından hazırlanmıştır.                                 


1 yorum: